Resveratrol

Resveratrol, geleneksel Japon tıbbında uzun sürelerce kullanılmış polyganum cuspidatum köklerinden izole edilmiştir. Resveratrol'ün şarapta bulunan biyolojik aktif bir bileşen olduğu tespit edilmiştir.

Resveratrol, en çok siyah üzüm kabuğunda bulunur. Siyah üzüm aşırı sıcak ve soğuğa, mantar enfeksiyonlarına, kanser yapıcı diğer faktörlere karşı ürettiği bir maddedir. Güneş ile soğuk ile ve mantarla mücadele ederek büyüyen üzümlerin kabuk, yaprak ve gövdelerinde daha yüksek oranda resveratrol bulunur.

Wiskonsin Üniversitesi'nce yapılan araştırmalarda resveratrol ile beslenen farelerin yaşlanmayla ilgili genetik aktivitelerinde iyi yönde değişim yaşandığı tespit edilmiştir. Obeziteye karşı da oldukça etkili olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Obezleştirilen farelerin resveratrol içeren kırmızı şarap özütü ile beslendiğinde organlarının kendiliğinden yenilendiği, glüko ve kalori yakımının düştüğü, ölüm oranının ise %31 azaldığı görülmüştür. Yaşam süreleri de ayrıca uzamıştır. Fareler, obeziteye karşın beklenenden daha fazla yaşarken, resveratrol içeren şarap özütü verilmeyen fareler, beklenen sürede ölmüştür. Kırmızı şarap özütü alan farelerin organlarında obezliğe bağlı komplikasyonların düzelmesi ve resveratrol ile beslenmesi sürdürülen yaşlı ve şişman farelerin genç ve sağlıklı fareler gibi aktif ve canlı olmaları ise araştırmacılar tarafından şaşkınlık verici olarak ifade edilmiştir.

Diğer araştırmalar ise; resveratrol'ün balıkların ömrünü %60, sineklerin ömrünü ise %30 arttırdığını göstermiştir. Araştırmacılar ayrıca, resveratrol'ün uzun yaşamla ilişkilendirilen SIRT1 genini canlandırdığını düşünmektedirler. Resveratrol'ün, mitokondriyadaki aktiviteyi artırarak, hücrenin yenilenmesini hızlandırdığını belirtmektedirler.

Kalp ve kaslar üzerinde denenen resveratrol en iyi sonucu kalp üzerinde vermiştir. Birçok çalışma, resveratrol'ün koroner kalp yetmezliği riskini azaltabileceğini işaret etmiştir.

Resveratrol, aynı zamanda antioksidan özellikler taşımaktadır. Bu özelliklerinden dolayı C ve E vitaminlerinden daha fazla koruma sağlayabileceği ifade edilmektedir.

Resveratrol üzerindeki çalışmalarda görülen damar sertliğine karşı oldukça etkili bir koruma sağlayabildiğidir. Bir bardak üzüm suyu içildiği takdirde tromboz ve beyin enfarktüsü geçirme riskini azaltmaktadır. Siyah üzüm suyu, damar tıkanıklığının %75 oranında yavaşlatıcı etkiye sahiptir.

Yapılan diğer bir araştırmaya göre ise; resveratrol molekülü, normal hücreyi kanserli hücreden ayırmaktadır.

Resveratrol, eklem iltihabına karşı da oldukça yararlı bir maddedir. İltihaplanmaya karşı oldukça önemli bir rol oynayan iki protein üzerinde etkili olmaktadır. Yirmi kişi üzerinde yapılan bir çalışmada; 6 hafta boyunca günde 40 mg. Resveratrol alımının, kan damarlarındaki iltihaplanmayı artırıcı etkisi olan birçok maddeyi yok ettiğini göstermiştir.

Resveratrolüzerinde yapılan birçok çalışmada görülen o ki; önemli enflamatur karşıtı aktivitelere sahiptir ve hayvan modelleri üzerinde, Parkinson Hastalığı ile ilgili iyileştirici etkiler göstermektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan bu deneyler sonucu, Parkinson Hastalığı ile ilgili şikâyetleri de önleyebileceği sonucuna varılmaktadır.